22.04.2006

Minik Dualar


Salon hıncahınç doluydu..


İçeriye sığmayan kalabalık bir grup konseri dışardan dinleyecekti. Ertuğrul Erkişi sahne aldı. Sanatçı 'Minik Dualar'ın bestekarı olunca, haliyle minik dinleyicilerin de sayısı oldukça fazlaydı.

Konser başladı. Sanatçı aralarda 'minik dualar'dan da okuyordu. Salondaki minikler hep bir ağızdan coşarak eşlik ediyorlardı.

Konserin başından beri, turuncu- beyaz kıyafetleriyle bahar çiçeklerini andıran bir grup çocuk dikkati çekiyordu. Grubun içinden bir çocuk sahneye çıkarak, sanatçının eline bir kağıt iliştirdi ve tekrar yerine döndü. Sanatçı kağıtta yazanları önce içinden, sonra titrek bir ses tonuyla seyircilere okudu: "Yavrularımız 'anne baba duası'nı istemiş. Lütfen Çocuk Esirgeme Kurumu'nun minik yavrularına kocaman bir alkış."

Salon alkıştan inledi. Miniklerin, buruk bakışlı gözlerindeki coşku ve heyecan uzaktan da farkediliyordu.
Ve başladı...

Minik minik adımlar atar iken ben..

Bir elimden babam tuttu bir elimden annem...
...

Sanatçı sustu ve minikler devam etti..

Şimdi onlar uzakta ben uzaktayım..

ALLAH'IM sen her kuluna hep en yakınsın..


İçlerinden bir tatlı kız mikrofonu aldı, boncuk gözlerinden akan yaşlarla, minicik yüreğinden etti duasını...


Rabbim, hep sev onları ayırma rahmetinden,

Mahrum etme merhametinden.

Rabbim hep sev onları ayırma cennetinden,

Cennette de birbirimizden...


Tüm salondakiler, Çocuk Esirgeme Kurumu'nun minik yavrularını ayakta alkışladılar ve gözyaşlarıyla dualarına AMİN dediler...


İzmarite cevap ;)

Ali Kahya'nın blogunda yazan izmarite cevap:





Sevgili izmarit;


Serzenişini duydum, sana hak verdim.

Seni camdan atan vefasız insanı esefle kınıyorum.

Oysa sen, bir izmarit haline gelene kadar ne de kıymetliydin.

En şık paketlerde, kalplerin üzerinde taşındın.

Ciğerlerin köşesinde yer ettin, iz bıraktın.

Asla vazgeçilmezdin.

Zaman oldu paylaşılamadın, zaman oldu dosta ikram edildin.

Ciğerlere her dolduğunda, çekilmez ömür süresini biraz daha kısaltarak yükleri hafiflettin.

Öyle bir bağladın ki insanları kendine; ekmek parasından, çocuğun okul ihtiyacından, oksijenden, sağlıktan, hayattan daha değerliydin.

Peki ya şimdi?

Zavallı izmarit...

Gözün arkada kalmasın.

Hakkında yapılan karalama kampanyaları insanları senden ayırmaya yetmeyecek.

Belki bazı vefasızlar seni terkedecek.

Fakat merak etme.

İnsan nesli tükenene dek, senin de neslin tükenmeyecek...!

20.04.2006

günlük niyetine

Bugün, sevdiğim bir arkadaşımdan telefon aldım. Hayırlı bir işe vesile olduğunu, iki genci tanıştırdığını ve nişan yaptıklarını anlattı.

Erkek 24 yaşında, ehl-i iman bir genç.. Arkadaşımın eşinin iş arkadaşı. Aile yapılarını beğendiği için arkadaşımın eşinden rica etmiş, annesiyle tanıştırmış. Dini bakımdan eksiklerini tamamlamasına yardımcı olacak tesettürlü bir genç kızla evlenmek istediğini söylemiş..

Yakın zamanda tanıştıkları 20 yaşında, annesinin baskılarına rağmen tesettüre girmiş bir genç kızı tavsiye etmişler. Aile de anlaşmış ve nişan yapmışlar. Nikah yapılmamış. Ertesi gün kız nişanlısının yanına tesettürsüz çıkınca genç çok şaşırmış ve üzülmüş.

Kızın şuurlu kapanmadığına kanaat getirmiş ve bu işten vazgeçmek istediğini söylemiş.

Arkadaşım beni aradığında ne yapacağını bilemiyordu. Gidip kızla konuşup konuşmama konusunda kararsızdı. Konuşma sonunda bunu 'Allah rızası' için yapacağını, kızla konuşacağını söyledi.

Akşam üstü beni tekrar aradı. Kızın evine gittiğini, konuştuğunu ve şu an çok mutlu olduğunu söyledi. Kızın tam bilgi edinmeden kapandığı için yardıma ihtiyacı olduğunu söyledi. Kız da çok üzülmüş ve örtüsüne destek verecek kimsesi olmadığını anlatmış. Arkadaşım da okuyarak herşeyin doğrusunu bulacağını anlatmış, uzun uzun sohbet etmişler.

Sohbet sonunda kızının örtünmesine şiddetle karşı çıkan annesi, kendisinin de örtünmek istediğini söylemiş. Arkadaşım da O'na ilk örtüsünü hediye edeceğine söz vermiş.

Hem arkadaşım adına, hem örtünmeye ve şuurlanmaya karar veren hanımlar adına, hem de birbirine yardımcı olarak yola devam kararı alan çift adına çok sevindim.

Amelimizde Rıza-yı İlahi olmalı...

18.04.2006

internet

i, İnternet kullanıcılarının yaş ortalaması gittikçe düşüyor. Okuma yazma öğrenen, ilk iş e-mail adresi alıyor. İlk okul bir ve ikinci sınıftaki öğrencilerin okuldan geldiklerinde, pc başına geçip msn'de daha az önce ayrıldıkları arkadaşlarıyla sohbet ettiklerini, birbirlerine oyun sitesi tavsiye ettiklerini gözledim.

Aylar önce Ali Çankırılı'nın bu konu hakkındaki bir yazısını okumuştum. Çocukları €internetin nimetlerinden mahrum etmeden, zararlarına karşı alınacak tedbirleri anlatıyordu.

Bu gün de Ailem dergisindeki "Evdeki bomba adsl" yazısını gördüm. Özellikle anne babaların okumasında yarar var.

Üzerine titrediğimiz çocuklarımıza en büyük zararı, farkında olmadan biz vermeyelim...

9.04.2006

Yağmur..



Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım

Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım

Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım

Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım

Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım

Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım

Okşadığın bir parça k
umaş da ben olsaydım

Senin için görülen bir düş de ben olsaydım


Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım

Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım

Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım

Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım

Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın

Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım...

NURULLAH GENÇ



3.04.2006

NİYAZ...

Bu ruh, bu bedenle beraber henüz..
Aynada hem enis, hem ecnebi yüz.
Sahibi almadan emanetini,
Dilerim aşılır bu acıtan pürüz...

Sadırdan yaşlarım gözümden değil.
Eğil aciz başım, sücuda eğil!
İlahi! Ümitle andım ismini..
Layık mı tesbihine günahkar bu dil?..



Semi'sin, işiten her bir ahımı.
Lutfeyle hafiflet hayat barını..
Melce'im, Sahibim, bir olan Rabbim!
Son
demde iman ile al bu canımı...

İman silahımı kuşandır bana.
Mağlup etme beni nefs-ü şeytana.
İsmini zikretsin tüm zerrelerim..
Amil eyle beni ilm-i imanla..
Hadim eyle beni yüce Kur'an'a...

-Ebruli-