30.11.2007

ŞŞŞŞT!.. Bak bi!


Ben senin bildiğin blogculardan değilim blog!

Tamam.. belki bilip de akıl erdiremediklerindenim.

Sana haksızlık ettiğimi söylüyorsun. İyi diyorsun hoş diyorsun da.. sebebini hiç sormuyorsun. Bu Ebruli bilgisayar ekranına, tuş sesine hasret mi kalmış, bir kaç dakika fırsat bulsa da, açgözlü gibi bir sürü site açıp hiç birini okuyamadan geri mi kapatırmış.. hiç düşünmüyorsun.

Üstelik; özlediğim için pür telaş hayatıma seni yeniden dahil ettim. Bunu da takdir edersin değil mi.. edersin. Hem bir fırsat bulayım da sana ne güzel bir şablon hazırlayacağım, söz. Şimdilik böyle idare et.

Hemen şımarma.. yok öyle istatistik filan. Ne o öyle bir sürü vaktimi alıyordu, bu gün kaç kişi tıklamış, nerelerden tıklanmış.. hiç uğraşamam. Youtube'mu olacaksın başıma..

Sana bir itirafta bulunayım. Seninle vakit geçirmenin en keyifli yanı; yazdıklarımı aylar/yıllar sonra yeniden okumak.. hatırlamak.. Sırf bunun için bile sana vakit ayırmaya değer.

Anlayacağın o ki blogcum; seninle seyrek de olsa görüşeceğiz. Ben buralarda olacağım. Senin de başka şansın yok zaten.

Bu kadar muhabbet yeter. Hadi bakalım uykum geldi tutma beni!

12.11.2007

havadan sudan

Blog yazmayı bırakalı pek çok şey değişti.

Mesela kızım konuşmaya başladı. Hem de ne konuşma.. Öyle sizin, benim gibi değil.. Kendine has acaip bir lügat geliştirdi. Ben rahatlıkla anlıyorum ama arkadaşlar şifre çözücü gerektiğini söylüyorlar.. Size de kızımın incilerinden örnekler yazayım efenim, mahrum kalmayın..

Pakıyı pakat (kapıyı kapat)

Hayırlı cegeler (hayırlı geceler)

Kokamı fakama tak (tokamı kafama tak)

Korpatal (portakal)


Pökek (köpek)
Cöbek (böcek)
Pokar (kopar) vs..

Aklımda kalanlar bunlar. Bunun abileri de böyleydi. Özge ve Kübra ablaları vardı mesela, komşumuzun torunları. Onları; Ögze alba, Kürba alba diye çağırırlardı. Doğrusunu söylemek çok daha kolay halbuki.

***

Dünü geçip güne geleyim..

Avukat gibi konuşup duma derler ya.. ne kadar yerinde bir söz olduğunu bu gün katıldığım yemekte anladım. Babası, ülkemizin kıymetli hukukcularından birisi olan genç bir avukat hanımla uzuuuun sohbetler ettik. "Nolacak bu memleketin hali" ile başlayan muhabbeti "Praktikere servis nerelerden kalkıyor" türünden mevzularda seyreder buldum.

Bir çok yeni sima tanıdım. Daha önceden merhaba edip de ismini hatırlamadığım çok insan vardı da, Allah'tan yaka kartları imdada yetişti. Mönü de fena değildi. İçinde antep fıstıkları olan ilk defa tattığım bir çorba vardı mesela, güzeldi. Canlı sanat müziği eşliğinde sebzeli imam bayıldı daha bi lezzetliydi.


Dinlediklerim, gördüklerim; her şeye rağmen memleketimde güzel şeyler de yapıldığının isbatıydı. Geleceğe dair hiç ölmeyen ümitlerime vitamin takviyesiydi..

11.11.2007

Teze Bismillah


Açsam mı?
Açsam açsam...

Arada bir yazsam...

Olur mu?

Olur..
Neden olmasın?

Hadi bakalım ebruli göreyim seni :)