21.02.2008

Sardığın tülbente tülbent deyip geçme tanı!

Türban takıntısının akıllara zarar boyutlara geldiğini isbat edecek bir olay:

Bir arkadaşım 8. sınıftaki oğlunu, inciyen kolunu bir tülbentle sarıp okula göndermiş. Niyeti çocuğun kolunu fazla oynatmasını engellemek ve diğer çocuklara "dikkat" mesajı vermek. Tülbente tutturulmuş bir toplu iğne yok, zaten çocuğun da laiklikle problemi yok.

Fakat öğretmenden kaçar mı? "Aç kolunu illa bakacam" diye tutturmuş. Parlak zekası ile çocuğun türban propagandası yaptığına kanaat getirmiş ve laikliğe sahip çıkmış.

Şimdi biz bu olayı hayalimizde resimlendirelim ve sakallı kardan adamın ve onun gibi nicelerinin yanına iliştirelim. Üzerine de başlık atalım;

SAKATSAL SİMGE Mİ? SİYASAL SİMGE Mİ?

19.02.2008

yine yeniden...

Benim gibi blogunu ihmal eden blogculara "ya kapat ya da yaz" derim içimden. Güncelleyemediğim zaman içerisinde blogumu her şeye rağmen ziyaret eden vefalı okuyucularım, eminim benim için defalarca söylemişlerdir bu sözü. Gecikme için bir sürü sebep sıralarım şimdi ama, lüzumsuz yormayalım kafaları. Arada oluyor böyle duraklamalar ve olur da...

...

Sıla-yı rahim ile geçti tatilimiz. Güzel geçti. Yine de iple çektim okulun açılmasını. Okulun açılması kısmen de olsa benim için özgürlük demek. Gün bana kalıyor. Tabi o karın ağrıtan akşamları saymazsak.

Gelsin proje ödevleri... gitsin performans ödevleri. Yeni ilköğretim müfredatı velileri güzel eğitiyor. Bu yaştan sonra el becerim gelişti. Öğretmenler de hakkımı vermişler Allah için. Görsel sanatlar: 5. Bir defasında kartondan bir evcik yapmasını istemişlerdi oğlumdan. Yalnız yapması mümkün değildi. Yardım ettim tabi. Yardım ederken de abartmamaya özen gösterdim. Sonuçta ödev çocuğa verilmiş. Yaptığımız evcik ormanda terkedilmiş bir kulübeye benzedi. Benim yine de içime sinmedi ve abarttık mı acaba diye düşündüm. Ertesi gün okula gittiğimde yapılan evcikler daha doğrusu villalar ve apartmanlar karşısında şaşkına döndüm. Veliler sanki yarışmış birbirleriyle. Neler yapmışlar neler.. Bahçe peyzaj çalışmaları, yüzme havuzları, kaçak katlar.. daha neler... Dönem sonunda, öğretmenlerin veli gelmeden karne vermemeleri de bu bakımdan anlamlı idi.

...

Bu arada kızım gazi oldu. Ranzanın üst katına çıkmasını engelleyemiyordum bir türlü. Şimdi çık diyorum, çıkmıyor.. Her şeyde vardır bir hayır. Çenede dikişle atlattık elhamdülillah. Daha önemli bir şey olabilirdi. Allah muhafaza etti.

...

Bir yandan da karın keyfini çıkardık. Yağarken izlemek, hatta yağan kar altında yürümek benim için vazgeçilmez bir zevk. Bizim veledler de acayip. Pencereden dışarı bakıyorum. Daha ağzımı açmadan " anne maşşallah deee!!" diyorlar. Sanki ben bakınca kar eriyecek.

Güzel yağdı maşşallah.. bereket olur, barajları doldurur inşallah...