31.07.2009

30'u nasıl bilirsiniz?

Son zamanlarda dilime takılmış bir sayı var ki, alâkalı alâkasız içinde sayı geçebilecek cümlelerde ilk aklıma gelen sayı o; 30.

Kızıma “Sana otuz kere yapma dedim” diye söyleniyorum. “Aynı soru otuz kere de sorulmaz ki canım” diye homburdanıyorum. “Bu bina otuz katlı vardır” diye tahmin yürütüyorum. “Otuz liradan fazla değildir bu bluz” diye bilgiçlik yapıyorum. “Senden otuz kere istedim, nasıl unutursun?” şeklinde sitemler edebiliyorum..


Belki günde otuz kere “otuz”lu cümle kuruyorum. Kendi kendime otuz kere söz verdim otuzun yakasını bırakacağıma dair ama olmadı. Takıldım bir kere. İlk başlarda bu duruma mana veremedim ama sonra anladım ki, bünye “otuz”a alıştırma mekanizmasını otomatik çalıştırmış. Nitekim 30. yaşımın ilk günlerini geride bırakmış bulunmaktayım.


Geriden gelenleri rahatlatır mı bilmiyorum ama, endişeye mahal yok. Geldim, gördüm, sevdim. Bence “30 yaş sendromu” yaftalamasını hak etmiyor. Öyle sakin, uyumlu, kendi halinde, etliye sütlüye karışmayan bir yaş. Depresyon beklentisinde ısrarlı davranmadıkça öyle kalacak gibi görünüyor...