10.01.2010

eğer...

Emma Bombeck, Avusturalya'da kanserden ölmeden hemen önce aşağıdaki mektubu kaleme almış:

"Hayatımı yeniden yaşayabilseydim eğer; hastayken yatağa girer dinlenirdim. Ben olmadığım zaman her şey kötüye gidecek diye düşünmezdim. Gül şeklindeki pembe mumu saklamaz yakardım. Daha az konuşur, ama daha çok dinlerdim. Yerler kirlense, masa örtüm lekelense bile daha çok arkadaşımı akşam yemeğine davet ederdim.

Oturma odasında TV seyrederken, patlamış mısır yer, şömineyi yakmak isteyen birisi olduğunda ona engel olmazdım. Yerler leke olacak diye korkmazdım. Bana gençliğini anlatmaya çalışan dedeme daha çok vakit ayırırdım. Kocamın sorumluluklarını daha çok paylaşırdım.

Saçım bozulmasın diye, arabanın camının açılmasını önlemezdim. Eteğimin lekelenmesine aldırmadan çimlere otururdum. TV seyrederken daha az, hayata bakarken daha çok ağlar ve gülerdim.. Ömür boyu "garantilidir" denilen hiçbir şeyi satın almazdım.

...

Çocuklarım beni öpmek istediklerinde, asla "önce git ellerini yüzünü yıka" demezdim. Onlara daha çok "seni seviyorum", ondan da daha çok "özür dilerim" derdim. Ama başka bir hayat verilseydi en çok yapacağım şey; her dakikasını değerlendirmek olurdu..

Dikkatle bak. Gerçekten gör. Yaşa. Vazgeçme. Küçük şeyler için şikayet etme.

Bana benzemeyenler, benden daha çok şeye sahip olanlar ve kimin ne yaptığı beni ilgilendirmezdi. Bunun yerine, ilişkilerimi güçlendirmeye çalışırdım. Sahip olduğunuz ruhsal, fiziksel ve duygusal her şey için Allah’a şükredin. Tek bir hayatınız var ve birgün sona eriyor.

Umarım her gününüzü değerlendirirsiniz.’’


2 yorum:

Siyah Zambak dedi ki...

çok uzun bir hayatım olmasa da henüz,şimdiye kadar yaşadığm kısmını tekrar yaşayabilseydim eğer, 12-16 yıllarımı tekrar yaşamayı isterdim kesinlikle.

Zamanın Yolcusu dedi ki...

Zaman zaman düşünmek lazım:
Acaba ömrün ne kadar sürdüğü mü önemli,yoksa nasıl geçirildiği mi önemli?
Ve tefekkür etmeli insan:
Acaba geride ne kadar nefes sayımız kaldı?