20.10.2006

KABUL

Sıradan bir gün daha başlamıştı. Hızla kahvaltı etti. Aynada kravatını düzeltti. Siyah deri çantasını eline aldı ve aşağıya indi. Arabasının hala bakımda olmasına hayıflanarak bir taksi çağırdı. Bugün programı yoğundu. Önce fabrikaya uğramalıydı. Sonra… “Akşam da annemin çorbasını içerim” dedi içinden.

Cahil bir kadındı annesi. Hayattan zevk almayı bilmezdi. Çoğu insanın ancak rüyasında göreceği imkanlara sahipken, O eskimiş seccadesini, Kur'an'ını tercih ederdi. Yine de çok severdi annesini. Bir gün görmese özler, 5-10 dakikalığına da olsa ziyaret ederdi. Sonra kıyafeti de çevresideki süslü kadınlardan çok farklıydı. Niye saklardı ki kendini o çarşafın içinde? Niye gizlerdi o siyah örtüyle, gençlerden daha taze yüzünü?

Düşüncelerden sıyrılıp etrafına baktı. Adres söylememişti. Fakat taksici onu hiç bilmediği bir yere götürüyordu. “Hayır” dedi, burası değil. “Şu adrese gideceksin.” “Bana verilen emri uyguluyorum” dedi taksici. Adam “hayır” diyordu ısrarla. Kendinden emin ve mağrur bakan gözleri dehşetle açılmıştı. Hayal meyal hatırlıyordu bir yerlere gideceğini, duymuştu… “Fakat şimdi değil, şimdi değil” diyordu. Hemen siyah çantasına sarıldı. Taksicinin, aldığı emri her şeye rağmen yerine getireceğini biliyordu. Titreyen elleriyle çantayı karıştırmaya başladı. Öyle ya, bunları hazırlamak için çok çalışmıştı. Fakat o da ne?! Ev, fabrika, ofis tapuları, banka cüzdanları, diplomalar… Hepsinin üzerine kırmızı birer mühür basılmıştı.

RED! RED! RED!

Bir zarf çıktı evrakların arasından. Üzerinde yeşil “KABUL!” mührü olan zarfta “annen” yazıyordu. Heyecanla açtı, okudu:

“Allahım, oğlumdan razı ol. Ona tevbe fırsatı vermeden, tevbesini de kabul etmeden canını alma!"

Nefes nefese uyandı. Bu bambaşka bir sabahtı. Hidayet sabahı... Annesini arayıp rüyasını anlattı. Elini öpmeye, yine duasını almaya gidecekti.

Annesi şükür secdeleriyle oğlunu beklerken telefon çaldı. Numara oğlunun, ses bir yabancınındı.

“Teyze… Ben taksiciyim… Oğlun.. oğlun arabamda kalp krizi geçirdi… Başın sağolsun. ‘Anneme söyleyin’ dedi. ‘Duası KABUL oldu’.”

4 yorum:

suveyda dedi ki...

vay bee
kaldım öylece.

anne işte.ah anacım ah.
nasıl ödeyecez biz bu annelerimizin hakkını...

Adsız dedi ki...

Tebrik ederim Ebruli.Çok güzel ve ibret verici bir yazı yazmışsınız. İnşaallah bunu hayatımız boyunca unutmayız.Allah sizden razı olsun.Bu arada sizin ve bu bloğa erişebilen herkesin mübarek bayramını tebrik eder hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Haktan niyaz ederim.

Adsız dedi ki...

olaylara hikmet gözüyle bakan sineler için her şeyde bir ibret var...ibret alanlardan olmak dileğiyle...

Ebrûlî dedi ki...

Merhaba Süveyda. Bayramını tebrik ederim. Biz haklarını ödeyemeyiz ama onlar kıyamaz helal ederler inşallah..

Teşekkürler Mehmet abi. Bayramınız mübarek olsun. Selam ve dua ile..

Amin hayatagülümse. Sen de hoşgeldin.