4.11.2006

Farkında mıyız?

"Farkında" olmalı insan. Kendisinin, hayatın olayların, gidişatın farkında olmalı.

Farkı fark etmeli, fark ettiğini de fark ettirmemeli bazen.

Bir damlacık sudan nasıl yaratıldığını fark etmeli.

Anne karnına sığarken dünyaya neden sığmadığını ve en sonunda bir metre karelik yere nasıl sığmak zorunda kalacağını fark etmeli.

Şu çok geniş görünen dünyanın, ahirete nispetle anne karnı gibi olduğunu fark etmeli.

Henüz bebekken "Dünya benim!"dercesine avuçlarının sımsıkı kapalı olduğunu, ölürken de aynı avuçların "her şeyi bırakıp gidiyorum işte!" dercesine apaçık kaldığını fark etmeli.

Ve kefenin cebinin bulunmadığını fark etmeli.

Azrailin her an sürpriz yapabileceğini, nasıl yaşarsa öyle öleceğini fark etmeli insan ve ölmeden evvel ölebilmeli.

Hayvanların yolda kaldırımda çöplükte ama kendisinin güzel hazırlanmış mükellef bir sofrada yemek yediğini fark etmeli.

Eşref-i mahlûkat (yaratılmışların en güzeli) olduğunu fark etmeli ve ona göre yaşamalı.

Gülün hemen dibindeki dikeni dikenin hemen yanı başındaki gülü fark etmeli.

Evinde 4 kedi 2 köpek beslediği halde çocuk sahibi olmaktan korkmanın mantıksızlığını fark etmeli.

Eşine "seni çok seviyorum!" demenin mutluluk yolundaki müthiş gücünü fark etmeli.

Dolabında asılı 25 gömleğinin sadece üçünü giydiğini ama arka sokaktaki komşusunun o beğenilmeyen gömleklere muhtaç olduğunu fark etmeli.

Zenginliğin ve bereketin sofradayken önünde biriken ekmek kırıntılarını yemekte gizlendiğini fark etmeli.

Annesinden doğarken tertemiz teslim aldığı gırtlağını 60-70 yıl sonra sigara yüzünden Azrail'e soba borusu gibi teslim etmenin emanete hıyanet sayılacağını fark etmeli.

63 yıllık ömründe hiç karnı doymayan bir peygamber'in ümmeti olarak aşırı beslenme yüzünden sarkan göbeğini fark etmeli.

-alıntıdır-

8 yorum:

Siyah Zambak dedi ki...

keşke kabir kapısından içeriye doğru girerken herşeyimizle annemizden doğduğumuz gibi tertemiz olsak..

cenkunal dedi ki...

Ben de Ebruli Hanım yine döktürmüş maşaallah diyecektim ki -alıntıdır- yazısını görünce dilimde-klavyenmde- kaldı o söz.
Üslubu benziyor ama Ebruli'ye.
:-)
Kimmiş acaba bu yazıyı yazan? (Kaynak yani efendim,hani kaynak? )

Ali Kahya dedi ki...

alıntıdır diye yazdığınıza göre nerden olduğunu da yazsaydınız; bakın ne kadar meraklı okurlarınız var, cenk bey gibi :)

zarfa değil de mazrufa bakarsak, güzel bir yazı. kim yazmışsa diline sağlık.

Ebrûlî dedi ki...

Cenk bey, siz sorma keyfinden mahrum kalmayasınız diye kaynağı araştırmadım. ;)

Ali bey, yazı mailime gelmişti. Google dan arayacak vaktim de yoktu. meraklı okuyucularım araştırırsa sevinirim ;)

Ebrûlî dedi ki...

Allah'ın rahmetine güveniyoruz, O'ndan korkuyor, yine O'na sığınıyoruz...

yorumunu atlamışım siyah zambak ;)

Hayâl dedi ki...

Uzun bir aradan sonra merhaba :) Yine çok güzel şeyler yazmışsın ( alıntı da olsa önemli olan yazıları bizimle buluşturman).Siteyle uğraşmaktan bloğa ve blog arkadaşlarıma vakit ayıramamıştım ama bundan sonra sık sık ziyaret edeceğim inş. Sizleri de beklerim www.hayalheybesi.com :)

Adsız dedi ki...

Ebruli Hanımefendinin tavsiyesi üzerine bu yazının kaynağı için bir araştırma yaptım Çeşitli kitaplar okunup ve bunlardan esinlenerek bu yazı ismi bende mahfuz bir candost tarafından yazılmıştır Bu şahıs yazısının beğenilip burda yayınlanmasından ve böyle istifade edilmesinden de çok memnun olduğunu belirtmiş olup dualarınızı beklemektedir.Umarım Cenkunal beyin kaynak sorunu çözümlenmiştir Saadet-i dareyn temennisiyle Allah'a emanet olunuz

Ebrûlî dedi ki...

Merhaba Hayal, çok teşkkürler;)seni yeniden burda görmek çok güzel. Siten hayırlı olsun, ben de takip edeceğim inş.

Sağolasın Mehmet abi, bloguma katkılarından dolayı çok teşekkür ederim ;)