24.01.2009

karne

Otobüsteydim. Birkaç durak ilerde liseli gençler ellerinde karnelerle bindiler otobüse. Hallerinden anlaşılıyor ki karneler süper. Taktirler, teşekkürler havada uçuşuyor.

İçlerinden bir kız, en fazla 16’sında, fakat makyajı o kadar yoğun ki 25 gösteriyor. Kâh otobüsün bir ucuna sesleniyor, tiz sesini olabildiğince yükselterek. Kâh öteki ucuna.

“Deniiiiiizzz! Notlar nasıl notlar? Kaç tane 1 var?” diye bağırıyor sırıtarak. Deniz’in sesini duyamıyorum tabi, epeyce uzakta. Fakat görüyorum. Teşekkür aldıııım! Diye çığırmıyor oradan buraya, sessizce elindeki belgeyi havaya kaldırıyor, hafif mahcup.

“Aaa! Ben teşekkür alsam ağzım kulaklarıma varır be. Şuna bak surat yapıyor bir de” diyor ve patlatıyor kahkahayı.

“Ya bir de kulaklarında olsaydı ağzın, nasıl olurdu ki halin?” diye geçiriyorum içimden.

“Böyle gidersen ne öğretmenin teşekkür edecek sana, ne okulun, ne ailen, ne hayat, ne de vakti geldiğinde sen teşekkür edeceksin kendine…” demek istiyorum, diyemiyorum.

Sadece benim dikkatimi çekmedi bu durum.Tam önümde oturan kasketli amca, yaşı yetmişe yakındır, işaret parmağıyla kızın karnesini göstererek, “ver bakiiim sen onu” diye seslendi genç kıza. Kızın suratı değişti birden, vermek istemedi ama direnmedi de. Umarsız bir edayla verdi karneyi. Amca 1’leri saymaya başladı 1..2..3.. diye. Sonra duyamadığım bir şeyler mırıldandı kıza. Birkaç cümlecik öğüt vermeyi ödev bildi belli ki. Kızdaki ifade donuklaştı. Biraz önceki pür neşe halinden eser kalmadı. Susmadı tabi yine konuşuyordu fakat içinden…

***

Kaleme çok malzeme var bu otobüslerde, daha sık binmeli…

Hiç yorum yok: